Sürdürülebilir Protein Kaynakları

Sevda Sinem KAHRAMAN | 14.05.2020

Sürdürülebilir gıda sistemlerine duyulan ihtiyacın farkında olan Avrupa Birliği, kaynakları daha verimli kullanmayı ve sera gazları oluşumunu azaltmayı hedefleyen yeni projeler üzerinde çalışıyor. Hayvancılık sera gazı oluşumuna yol açtığı için hayvan ürünlerinin (özellikle sığır eti) tüketiminin azaltılması ve tarımsal uygulamaların verimliliğinin artırılması önemli hedefler arasında yer alıyor. Bu doğrultuda et, balık, süt ve yumurta gibi başlıca protein kaynakları olan hayvansal ürünlerin, daha sürdürülebilir besinlerle değiştirilmesi planlanıyor.

Soya ve baklagiller gibi bitkisel protein kaynaklarının üretim ve kullanımını arttırmak çözümün bir parçası olarak görülüyor. Bunlara ek olarak, sürdürülebilir protein kaynaklarının özellikle böcek ve yosunların insanlar tarafından tüketilmesi konusu da tartışılıyor. Böcekler ve yosunlar birçok ülkede yaygın olarak tüketilirken, bunların bir besin seçeneği olarak ileri sürülmesi Avrupa zevkleri için nispeten yeni ve bir o kadar da farklıdır.

Yenilebilir Böcekler

Aynı miktarda protein üretimi için böceklerin, hayvan yetiştiriciliğine göre daha az sera gazı ürettiği ve kaynak kullanımlarının da daha düşük olduğu belirtilmektedir. Aynı zamanda protein yapılarının sindirilebilme potansiyeli bitki proteinlerinden daha yüksektir. Besin bileşimi değerlendirildiğinde ise yenilebilir böceklerin protein ve lif içeriği açısından zengin olduğu söylenebilir. Dünya çapında birçok böcek türü, olumsuz sağlık etkisi olmadığı düşüncesiyle tüketilmekte; bu da insan tüketimi için güvenli olduklarını göstermektedir.

Yenilebilir böceklerin besin içeriği türlere, büyüme evrelerine ve yemlerinin bileşimine göre farklılıklar gösterebilir. Örneğin yetişkin yemek kurtları; demir,
iyot, magnezyum ve çinko kaynağıdır. Larvalar, B vitaminleri bakımından oldukça zengindir.

Yosun ve Su Bitkileri

Alglerin mineral içerikleri, karada yetişen gıdalara göre çok daha yüksek seviyelerdedir. Bazı yosun türlerinin protein içeriği oldukça yüksek, yağ içeriği de düşüktür. Genel olarak tümü vitamin, mineral ve bazı esansiyel amino asitler açısından iyi birer kaynak olarak gösterilmektedir. Ayrıca vejetaryenler ve veganlar için önemli olan B12 vitaminini sağlayan birkaç bitki kaynağından biridir.

Su mercimeği, evcil hayvanlar için yem olarak kullanılan küçük sucul bitkilerdir. Kurutulmuş su mercimeği, % 40'a kadar protein içeriğine sahip, umut verici, hızlı büyüyen ve yüksek kaliteli bir protein kaynağıdır.

Yeni Bitkisel Protein Kaynakları

Yaygın olarak tüketilen bitki protein kaynakları arasında soya, buğday, sebze ve patates bulunmaktadır. Yemek pişirmede popüler olarak kullanılan kanola
(kolza tohumu) yağı, tohumdan ekstrakte edildiğinde protein açısından zengin bir bileşen olarak ayrılmaktadır. Kanola proteininin beslenmede kullanımını
yaygınlaştırmak ve duyusal özelliklerini arttırmak için yeni işleme yöntemleri hızla geliştirilmektedir.

AB tarafından finanse edilen Protein2Food projesinin araştırmacıları, Avrupa'da kullanılan tohum bitkilerinin (amaranth, karabuğday ve kinoa) ve baklagillerin (lupin, nohut, faba fasulye ve mercimek) içerdiği protein miktarı ile kalitesini geliştirmeyi hedefliyor. Avrupa iklimine ve topraklarına daha uygun türlerin geliştirilmesi, mahsul yönetiminin teknolojik yeniliklerle iyileştirilmesi ile etlere alternatif fırıncılık ürünleri, makarna, kahvaltılık tahıllar ve atıştırmalıklar gibi bitkisel ve protein açısından zengin gıdaların üretilmesi sağlanabilir. 

Engelleri Nasıl Aşabiliriz?

Yosunlar, soya fasulyesi veya yumurta ile karşılaştırılabilecek kadar zengin bir amino asit bileşimi içerir, ancak sindirilebilirliği ve biyoyararlanımı henüz tam olarak anlaşılamamıştır.

Bu yeni gıdaların, özellikle de böceklerin tüketiminin yaygınlaştırılması için “iğrenme faktörü” gibi zorlukların üstesinden gelinmesi gerekir. Et üretim süreçlerinin çevresel etkileri konusunda farkındalığın sağlanması insanlara yeme alışkanlıklarını değiştirmeleri için motivasyon sağlayabilir.

Sonuç

Etin yeni protein kaynaklarıyla değiştirilmesi, Avrupa'daki gıda arzının sürdürülebilirliğini iyileştirme potansiyeline sahiptir. Bu potansiyelin kilidini açmaktaki en zor aşama kültürel alışkanlıklara değişiklik getirmek olarak görülebilir. İnsanları yiyecek seçimlerinde yeniliklere açık olmaya nasıl teşvik edebiliriz?  Onları et yeme alışkanlıklarını değiştirmeleri için nasıl motive edebiliriz? Umarım yakın bir gelecekte bu soruların cevabını
bulabiliriz.

Kaynak: https://www.eufic.org/en/food-production/article/sustainable-protein-meeting-future-needs