Kanser ve Beslenme

   KANSER VE BESLENME:

   Kanser, normal olmayan hücrelerin kontrol altında olmaksızın bölünmesi ve diğer organları istila
etmesidir. Kanser hücreleri kan yolu ya da lenf sistemi aracılığı ile vücudun farklı noktalarına yayılabilir. Bu yüzden de kanser sadece bir değil, bir çok hastalıktır. Yüzden fazla kanser çeşidi bulunmaktadır.

   Kanser ve Nedenleri:

   Çağımızın en ölümcül hastalıklarından biri olan kanser, bu organizmadaki hücrelerin kodlama sistemi olan DNA' nın protein yapımının kodlandığı kısmında, genetik yatkınlıklardan ve/ veya dış etmenlerden
dolayı, oksidatif bir değişiklik olması ve buna bağlı olarak hücre çoğalması süresince istenmeyen proteinlerin yapılması ile ortaya çıkar. Yapısal değişikliğe uğrayan vücut hücreleri, ölümsüzleşip, kontrolsüz ve hızlı bir şekilde artarak tümörleri oluşturur ve organları istila eder.

   Kansere neden olan etmenlerin başında insanın yapısı gelir. Bazı insanların hücreleri, kalıtımsal nedenlerden dolayı değişime daha yatkın, bazı insanlardaki ise daha dayanıklıdır.

   Kanserin Genel Sebepleri:

  • Dengesiz beslenme                            % 35
  • Sigara                                                    % 30
  • Enfeksiyon hastalıkları                       % 10
  • Mesleki nedenler                                   % 4
  • Alkol                                                         % 3
  • Çalışma yerinin tozlu ve pis oluşu      % 2
  • Gıdalara konan katkı maddeleri          % 1

   Tıp dünyasında bu alanda en yoğun çalışmalar beslenme üzerinde sürmektedir. Sağlıklı bir yaşam için bilim adamları gökkuşağındaki bütün renkleri içeren gıdaları yememizi öneriyor.

   Kanser ve Beslenme Etkileşimleri:

   Dünyadaki kanser vakalarının üçte birinin besinler ve besin alma şekillerinden kaynaklandığı sanılmaktadır. Besinlerde bulunan maddelerin bazıları kanser oluşumunu destelemekte, bazıları da önlenmesinde yardımcı olmaktadır.

   Konuyla ilgili bilimsel çalışmalar, beslenmenin en çok sindirim sistemi, hormon salgıları ile ilgili organlar ve akciğerde gelişen kanserlerle etkileşim içinde olduğunu göstermektedir. Ülkemizde de en sık olarak akciğer ve boğaz kanserleri görülmetedir. İkinci sırayı da mide ve bağırsak kanserleri almaktadır. Bu sebeple toplumumuzda en çok görülen kanser tipleri beslenme alışkanlıkları ile ilişkili olanlardır şeklinde çıkarım yapmak mümkündür.

   Kanseri Etkileyen Besin Maddeleri ve Beslenme Alışkanlıkları:

   Enerji ve Vücut Ağırlığı:

   Beslenme alışkanlıkları ve kanser arasındaki ilişkileri inceleyen uzmanlar, aşırı besin tüketimi ve şişmanlığın kanser riskini artırdığını desteklemektedir. Şişmanlık, erkeklerde bağırsak ve akciğer, kadınlarda ise hormonlar ile ilgili kanserleri özellikle desteklemektedir. Fİziksel aktivite kadınları göğüs kanserine karşı korumaktadır.

   Özellikle meme, kalın bağırsak-rektum ve kan kanserleri obez bireylerde normal ağırlıktakilere göre daha fazla görülmektedir. Yağ tüketiminin yüksek olması obeziteye neden olmaktadır. Yağlı besinler ve bozulmuş yağ tüketimi, kanser yapıcı ve ilerletici maddelerin de alımının artmasına neden olmaktadır.

   Karbonhidratlar ve Kanser:

   Besinlerde bulunan karbonhidratların başlıcaları şeker, nişasta ve posa’dır. Nişasta; tahıllar ve bunlardan yapılan yiyecekler, kuru baklagiller ve patateste bulunur. Sütte ve tatlı besinlerde şeker vardır. Et, tavuk, balık ve yumurta karbonhidrat içerikleri hiç olmayan veya çok az olan besinlerdir. Sebze, meyve, tahıl ve kuru baklagiller tanelerinin dış kısmında posalı maddeler bulunur.
Karbonhidratlar başlıca enerji kaynağımızdır. Gereksinimin üzerinde alınması obeziteye neden olur. Bunun yanı sıra, kepekli tahıl ürünleri, kuru baklagiller, taze sebze ve meyvelerin fazla tüketilmesi, posa alımını arttırıp bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak kalın bağırsak-rektum kanserinin
önlenmesinde etkindir.

   Yağ ve Kanser:

   Genelde yağların kanserle olan ilişkilerinde, yağın cinsi ve miktarı önemli olmaktadır.  Her türlü yağın fazla alınması özellikle meme, prostat, testis, rahim, yumurtalık ve kalın bağırsak-rektum kanserlerinin oluşum riskini arttırmaktadır.

    Kanserojen maddeler (kanser yapıcı) yağ içinde birikir ve fazla yağ alımı bu maddelerin vücuda girişini artırır. Cinsiyet hormonları yapısal olarak yağa benzerler.Yağın fazla alımı bu hormonların çalışma düzenini bozar. Özellikle kalın bağırsak-rektum kanserlerini ilerletici safra tuzları gibi maddelerin yapımı yağ alımı arttıkça artar. Çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin sıvı yağlar kolay okside olurlar. Oksidasyon sonucu oluşan öğeler bağışıklık hücrelerinin yıpranmasına neden olarak kanser riskini arttırırlar.

   Sıvı yağların hidrojen ile doyurulması ile elde edilen margarinler, işlem sırasında ortaya çıkan ve doğal olmayan trans yağ asitleri nedeniyle kanser oluşturma açısından tehlikeli görülmektedir. Buna karşın balık yağında ve bazı sebzelerde bulunan Omega- 3 yağ asitleri, kansere karşı koruyucu etkinlik göstermektedir.

   Zeytinyağı, kolza, fındık yağları, sıvı yağlar oldukları halde; linoleat düzeyleri düşük olduğundan, kanser oluşumunu çoklu doymamış yağlar kadar desteklemezler.

   Tereyağı içerdiği bütirik asidin kanseri önleyici etkilerinden dolayı, risk altındaki kişilerce sınırlı miktarda kullanılabilir.

   Protein ve Kanser:

   Hayvansal kaynaklı proteinlerden zengin diyetler mide, bağırsak, göğüs, prostat ve böbrek kanserlerini hızlandırabilmektedir. Aşırı et, dolayısı ile hayvansal proteini çok tüketen ülkelerde meme, rahim, prostat, kalın bağırsak-rektum, pankreas ve böbrek kanserleri, hayvansal proteini az tüketen ülkelerden daha fazla görülmektedir.

Yağsız hayvansal protein tüketiminin kanserle ilişkili olmadığı bilinmektedir. Yağsız et, süt ve benzeri besinlerin tüketimi kanser riskini arttırmaz.

   Vitaminler ve Kanser:

   A vitamini : Yeşil ve sarı sebze ve meyvelerde, A vitamininin ön maddeleri karotenoidler bulunur. Bunlar güçlü antioksidan özelliği taşırlar ve vücutta A vitaminine dönüşürler. Hayvansal besinlerde (karaciğer, süt yağı, yumurta sarısı gibi ) A vitamini bulunur. A vitamini ve özellikle A vitamininin ön maddesi karotenoidler kanserejen maddelerin etkisini azaltarak kanserin önlenmesinde etkindirler.

   C vitamini : En fazla taze sebze ve meyvelerde bulunur. En çok C vitamini içeren besinler; kuşburnu, maydanoz, tere, roka ve diğer yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, yeşil sivri biber, turunçgiller, domates, çilek ve patates’tir. C vitamini vücuda alınan kanserojenleri etkisiz hale getirir.

   B vitaminleri :Yeterli düzeyde alınmaları, bağışıklık sisteminin etkinliği için önemlidir. Vücudun savunma sistemi yeterli olunca kanser dahil pek çok hastalığa karşı vücut dirençli olur.

   E vitamini : Başta bitkisel yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, özü alınmamış tahıllar, fındık, fıstık gibi kuruyemişler, kuru baklagiller olmak üzere çeşitli yiyeceklerde bulunur. Bazı toksik maddelerin etkilerini azalır, güçlü bir antioksidan olduğu için yağların ve hücrelerin oksidasyonunu önler.

   D vitamini : Karaciğer, yumurta sarısı, süt ve süt ürünlerinde az miktarda bulunur. Günlük beslenme ile D vitamini gereksinmesi karşılanmaz. En iyi kaynağı güneştir. Düzenli güneşle temas ile derideki ön maddeden D vitamini oluşur ve gereksinmeyi karşılar. Aşırı ve uzun süre güneş ışınları ile temas derinin yanması durumunda D vitamininin etkisi kaybolduğu gibi, deri kanseri riski de artar. Düzenli
güneşten yararlanarak vücutta yeterli D vitamini oluşumunun sağlanması ve yeterli kalsiyum alımı kemik kanseri riskini azaltır.

   Mineraller ve Kanser :

   Kanser oluşumuna neden olan mineraller;

   Nikel : Hava ve suda bulunur. Aşırı alımı kansere neden olabilir.

   Kurşun : Taşıtların egzozları, fabrika atıkları, boyalar en önemli  kaynaklarıdır. Çevre kirliliği ile su ve besinlere geçerek vücuda alınır. En  önemli kanserojenlerdendir.

   Kadmiyum : Kentlerin kirli havasından ve fabrika atıklarından sulara  ve besinlere karışarak vücuda alınır. Fazla alımı kanser oluşumuna neden  olmaktadır.

   Arsenik : Ani zehirlenmeler yaptığı gibi, az miktarlarda sürekli alımı  deri ve akciğer kanser riskini arttırır. Fabrika atıkları ile hava, su ve besinlere karışarak vücuda alınır.

   Asbest : Gemi, bina, taşıt, ev aletleri kaplamalarında önemli miktarda  bulunur. Kaplamaların dökülmesiyle havaya yayılmakta, bu havanın solunmasıyla akciğer kanser riskini arttırmaktadır.

Kanserden Koruyucu Mineraller:

   Selenyum : En çok su ürünlerinde ve kepeği ayrılmamış tahıl ürünlerinde bulunur. Dilyetle yeterli miktarda tüketimi kanserojenlere karşı koruyucudur.

   Çinko : En zengin kaynakları, ay çekirdeği, su ürünleri, etler, mantar,  yumurta ve kuru baklagillerdir. Yeterli düzeyde çinko alımı, A vitamininin  etkisini ve savunma sistemini güçlendirerek kansere karşı koruyucudur.

   İyot : En iyi kaynağı iyotlu tuzdur. İyot yönünden zengin besinler; balıklar ve mantardır. İyot eksikliği tiroit bezinde kanser oluşturma riskini de arttırabilir.

   Molibden : Vücudun gereksinimi çok düşüktür. En zengin kaynakları;  kurubaklagiller, kepekli tahıl ürünleri ve koyu yeşil yapraklı sebzelerdir.

   Bakır : En zengin kaynakları; etler, su ürünleri, kuru baklagiller, yağlı tohumlar, pekmezdir. Yetersizliğinde deride, beyin işlevlerinde ve kan hücrelerinin yapımında bozukluklar olur. Aşırı bakır alımı toksik olduğundan, kanserden korunmak için ek bakır alınması önerilmez.

   Demir : Demirden zengin besinler; etler, su ürünleri, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, susam, pekmez, kuru meyvelerdir. Demir bazı kimyasal kanserojenlerin etkisini azaltır. Fazla alımı zararlı olabileceği için uygun miktarlarda alınması önerilir.

   Kalsiyum : Kemik gelişimi ve sağlığı için en önemli besin ögesidir.  Kalsiyumun en iyi kaynağı süt, yoğurt, peynir, dondurma, yeşil yapraklı  sebzeler ve kuru baklagillerdir. Kalsiyum, kemik ve kalın bağırsak kanser  riskini azaltır.

   Alkol ve Kanser:

  •  Fazla bira içenlerde kalın bağırsak-rektum kanseri  daha fazla görülür.
  •  Sert içkileri fazla tüketenlerde, ağız, baş ve boyun kanserleri sık görülür.
  •  Alkol tüketimi fazla olanlarda karaciğer kanseri sık görülür.
  •  Sigara ile birlikte alkol alışkanlığı kanser riskini daha da fazla arttırır.  Alkol beslenme durumunu da olumsuz yönde etkilediğinden kanser riskini  arttırıcı faktörler arasında yer alır.
  •  Sigara içenler, çevre kirliliğine maruz olanlar ve kanser riski yüksek  olan bireylerin bu besinlere diyetlerinde sıklıkla yer vermeleri önerilmektedir.

   BESİNLER:

   Sebze ve meyveler kansere karşı koruyuculuk gösterirler.

Kanser riskini arttıran besinler;

  • Yağda kızartılmış besinler
  • Tuzlanmış besinler
  • Tütsülenmiş besinler
  • Nitrit, nitrat eklenmiş besinler
  • Ateşe çok yakın pişirilmiş kebaplar

Kanser riskini azaltan besinler;

Sebzeler

  • Soğan, sarımsak
  • Lahana
  • Havuç, ıspanak
  • Marul, kıvırcık, salatalık
  • Pazı, asma yaprağı
  • Karnabahar, pırasa, şalgam, turp
  • Maydanoz, tere, nane, roka
  • Biber
  • Taze-kuru fasulye, bezelye
  • Bakla, mantar, patlıcan, enginar
  • Kabak
  • Domates, pancar, bamya

Meyveler

  • Portakal, greyfurt, limon
  • Kuşburnu, böğürtlen, kızılcık
  • Elma, armut, ayva, erik
  • Kiraz, vişne, çilek
  • Kavun, karpuz, üzüm, incir, nar,dut
  • Muz, hurma, yeni dünya

Kuru yemişler

  • Leblebi, kestane, badem, fındık, fıstık, ceviz

Tahıllar

  • Kepekli ekmek
  • Çavdar ekmeği
  • Bulgur, yarma

Hayvansal besinler

  • Karaciğer, böbrek, yürek
  • Yumurta
  • Yağsız peynir, çökelek
  • Yoğurt

   BESİNLERE UYGULANAN İŞLEMLER VE KANSER

   Tütsüleme, tuzlanma, nitrit, nitrat gibi kimyasal maddeler ile işleme yöntemleri bazı kanserojen maddeler yol açmaktadır.Odun ve kömür dumanında bulunan kanserojen maddeler tütsülenme sırasında besinler tarafından emilerek yağlı kısımlarda birikirler.

   Nitrit ve nitrat katılmış besinler (salam, sucuk, sosis gibi) yenildikten sonra midede nitrozaminlere dönüşürler. Nitrozaminler kimyasal kanserojendirler. Bu tür besinlerle birlikte C vitamininden zengin bir besinin tüketilmesi (meyve, salata, domates vb) nitrozamin oluşumunu engelleyerek kanser riskini azaltır.

   Besinlerin aşırı şekilde saflaştırılması, kanserden koruyucu maddelerin kaybına neden olur.

   Hatalı pişirme yöntemleri, vitaminlerin kaybına neden olur.Etin çok yüksek sıcaklıktaki ızgara üzerinde veya aleve çok yakın tutularak pişirilmesi sırasında kanserojen maddeler oluşabilir. Etin hafif sıcaklıkta ve alevden uzak tutularak pişirilmesi ile kanserojen maddelerin oluşumu en aza indirilebilir.

   Kızartmalar sırasında yağların yapısında bir takım değişiklikler oluşur. Kızartma yağlarının tekrar tekrar kullanılması kanserojen maddeler oluşumunu arttırır. Bu nedenle kızartmalara diyetimizde çok fazla yer vermemeli, kızartma yapılan yağlar süzülüp, cam kavanozlarda serin ve karanlık bir yerde saklanmalıdır. Kızartma yağları en fazla 3 kez tekrar kullanılmalı, her kullanımda üzerine bir miktar yeni yağ ilavesi yapılarak kullanılmalıdır.

   KANSERDEN KORUNMAK İÇİN ÖNERİLER:

  • Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde 4 besin grubundan yiyeceklerin yer aldığı dengeli mönüler hazırlanmalıdır.
  • Günde en az 5 porsiyon sebze veya meyve tüketilmelidir. En az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır.
  • Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir.
  • Özellikle yağ içeriği yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk, kuru baklagiller tercih edilmelidir.
  • Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.

Kaynak:

www.diyabet.gov.tr

bilheal.bilkent.edu.tr

www.cdc.gov