Balların Rengi Neden Farklıdır?
- 5.02.2024
- DETAYLI BİLGİ
Aminoasitler, proteinlerin temel yapıtaşını oluştururlar. Aminoasitler peptid bağlarıyla uç uca eklenmesiyle oluşturdukları kısa polimer zincire “peptid”, uzun zincire ise “protein” ve “polipeptid” denir. Hücre içerisinde ise ribozomlar, mRNA moloküllerini kalıp olarak kullanarak aminoasitleri uç uca ekleyerek proteinleri sentezlerler.Doğada 300’ den fazla çeşit amino asit olduğu bilinmektedir. Ancak memeli doğasında 20 civarında aminoasit bulunur.
Çeşitli hayvansal ve bitkisel gıdalar farklı miktarlarda ve kalitede protein içeriğine sahiptirler. Beslenme sırasında gıdalar arasında belli bir dengenin sağlanması gerekir. Bu da %20 oranında hayvansal protein alınıyorsa geri kalanı bitkisel proteinle tamamlanmalıdır. Aminoasitler insan vücudunda sentezlenip sentezlenemediğine göre iki ayrılır. Sentezlenemeyen aminoasitlere esansiyel aminoasitler denir.
Esansiyel aminoasitler:
Vücutta sentezlenemedikleri için dışarıdan gıda yoluyla alınmalıdırlar. Elzem esansiyel aminoasitleri kısaca şu şekilde sıralayabiliriz;
Birincil işlevi enerji düzeyini arttırarak,yorucu fiziksel aktivitelerde dayanıklılığı arttırır ve kas dokusunu iyileştirmeye yardımcı olur. Bu özelliklerinden dolayı sporculara ve vücut geliştiricilere önerilir.
Karaciğerde kan şekerine dönüştürülür, kan şekeri seviyelerinin korunmasına yardımcı olur. Yani hemoglobin sentezine ve kan şekerinin düzenlenmesinde etkin rol oynar.
Yaralanma veya ameliyat sonrasında da doku onarımını teşvik eder.
Fiziksel aktivite sırasında yüksek enerji ihtiyacı için ekstra bir glikoz sağlanmasından sorumludur. Sorunsuz bir sinir sistemi ve bilişsel işleyiş için oldukça önemlidir.
Karaciğer tarafından işlenmez, ancak kaslar tarafından alınırlar.
Bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde oldukça etkilidir.
İzolösin ve valin birlikte kullanılır.Fiziksel aktivite sırasında hasar göre dokuların onarılmasında, vücuttaki azotun uygun miktarda korunmasında oldukça etkilidir.
Fasulye çeşitleri, yeşil yapraklı bitkilerden, kümes hayvanlarından ve süt yoluyla elde edilmesi mümkündür.
Tüm proteinler için önemli bir esansiyel amino asittir. Kalsiyum emilimine ve kas proteinin inşasına yardımcı olmakta önemli rol oynar.
Ameliyatlarda oluşan travmalardan kurtulmaya yardımcı olurken vücudumuzun hormon, enzim ve antikor üretmesine yardımcı olur. Bu sayede kolajen oluşumuna yardımcı olurken kemik, cilt, kıkırdak ve tendon gibi bağ dokular için gereklidir. Osteoporozun neden olduğu kemik kaybını önlemeye yardımcıdır.
Yağ asitlerini enerjiye dönüştüren ve kolesterol seviyesini düşüren karnitin üretiminde önemlidir.
Eksikliğinde yavaş büyüme, mide bulantısı, baş dönmesi, yorgunluk ve üreme bozukluğu gibi semptomlara neden olabilir.
Lizin elde etmek için fasulye, bezelye,mercimek gibi baklagiller önerilir.
Metiyonin kükürt tedarikçisi ve vücudumuzun normal metabolizma ve büyümesi için ihtiyacı olan birkaç bileşikten bir tanesidir. Vücudumuza yeterli kükürt alınmazsa antioksidan besin maddelerini üretemez ve kullanamaz.
Depresyon, karaciğer hastalıkları,inflamasyon ve bazı kas hastalıkları gibi durumları tedavi etmek için kullanılır.
Vücutta östrojen hormonunun fazla olduğu kişilerde karaciğerden östrojenin temizlenmesine yardımcı olur.
Hayati önem taşıyan bu amino asit kan şekeri seviyesinin düzenlenmesinde, kas ve kemik dokularının büyümesinde ve aynı zamanda büyüme hormonunun üretimini teşvik eden temel bir amino asit çeşididir.
Diğer amino asit çeşitlerine göre kas proteinlerini koruyarak kas yakmadan yağ yakmaya yardımcı olur ve kas kütlesini arttırır. Araştırmalar düzenli olarak egzersiz yaparak lösin içeren gıdaların takviye edilmesiyle, daha yağsız kas kütlesinin oluştuğunu belirtmişlerdir.
Esansiyel aminoasit olan lösin; tavuk, kırmızı et, balık, yumurta ve süt gibi protein bakımından zengin hayvan gıdalardan elde edilebilir.
Fenilalanin, tirozinin öncüsüdür.Adrenalin oluşumuna yol açar. Buna karşılık da adrenalin zihinsel uyanıklık ve hafızayı uyarmak için sorumlu olan noradrenalin üretimi için kullanılır. Aynı zamanda ruh halinin düzene girmesi ve iştahı bastırmaya yardımcı olur.
Eksikliğinde enerji eksikliği, hafıza problemleri, depresyon, ruhsal karışıklık gibi durumların tedavisinde kullanılır.
Dopamin ve norepinefrin gibi beyin kimyasallarının üretimini uyarır. Bu sayede depresyon gibi hastalıkların oluşumunu önler.
Barbunya, soya, bezelye, yer fıstığı,pirinç, armut, portakal gibi günlük tükettiğimiz çoğu gıdada bulunduğu bilinmektedir.
Merkezi sinir sistemi, kardiyovasküler sistem, karaciğer ve bağışıklık sisteminin işleyişini destekler.
Kolajen, elastin ve kas dokusunun üretiminde yardımcı olan glisin ve serinin sentezinde yardımcı olur. Bu sayede kas ve sinir sistemini etkileyen multipl skleros semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olur.
Kemik yapısına katılarak güçlü kemikler ve diş minesini oluşturmaya yardımcı olur.
Travma veya ameliyat sonrası bağışıklık sistemini güçlendirir ve yara iyileştirmesini hızlandırır.
Et, süt ve yumurta da bulunur. Vegan beslenmesinde de buğday, fındık, fasulye ve bazı sebzelerde elde edilebilir ancak hayvansal gıdalara oranla düşük miktardadır.
Çoğu yaşamsal biyomolekülün temel yapı taşında triptofan varlığı bilinmektedir. Serotonin yapısında da bulunur.Serotonin eksikliğinde duygusal bozukluklar, ağrı algısı, uyku, kan basıncı gibi birçok farklı fizyolojik işlevden sorumludur. Triptofan da merkezi yorgunluğun olası bir aracı olduğu düşünülüyor.
Serotoninin antidepresan etkisini arttırarak kandaki serotonin miktarını arttırabilir.
Menopozal depresif durumların tedavisinde yardımcı olduğu ve huzursuz ayak sendromunun semptomlarını hafiflediği öne sürülmüştür.
Çocuklarda hiperaktiviteyi kontrol etmeye yardımcı olur ve stresi hafifletir.
Soya fasulyesi, mantar, şalgam, baklagiller, hurma gibi gıdalarda varlığı bilinmektedir.