Balların Rengi Neden Farklıdır?
- 5.02.2024
- DETAYLI BİLGİ
Yüzyıllar boyunca Akdeniz bölgesindeki beslenme, çeşitli medeniyetlerden etkilenmiştir. Antik Yunanistan'da ve daha sonra Roma İmparatorluğu'nda diyet; ekmek, zeytinyağı ve şaraba dayanmaktaydı. Akdeniz diyetinin içeriğine İslam kültüründen de katkılar olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu ve diğer komşu toplumlar, Doğu'dan baharatlar getirirken; farklı şekillerde mevcut olan baklagillerin, tahılların ve yemişlerin rolünü güçlendirmiştir. Bölgenin diyetinin yeni bileşenleri, özellikle İspanya ve İtalya üzerinde güçlü bir etkiye sahip olan Amerika'nın keşfiyle gelmiştir. Domates, kırmızı biber ve çeşitli baklagiller de dahil olmak üzere çeşitli yiyecekler daha sonra geniş çapta dahil edilmiştir[1].
Akdeniz diyeti; bol miktarda meyve ve sebze, tahıl, kuru baklagiller, sert kabuklu meyveler ile yüksek miktarda posa, orta miktarda balık ve tavuk (2-4 kez/hafta), düşük düzeyde kırmızı et (1-2 kez/ay), öğünlerde az miktarda kırmızı şarap içeren, zeytinyağından zengin, doymuş yağlardan fakir bir beslenme şeklidir[2]. Bu diyetin yüksek miktarda posa, tekli/çoklu doymamış yağ asitleri, antioksidanlar ve biyoaktif bileşikler içermesi nedeniyle sağlık üzerinde olumlu etki sağlayabileceği düşünülmektedir[3].
Akdeniz diyeti çok uzun bir geçmişe sahip olma avantajına sahiptir. Yüzyıllardır kaynak bakımından fakir bölgelerde bile kullanılmaktadır[1]. "Akdeniz diyeti" teriminin tıbbi kamuoyunun dikkatini çekmesi, bazı geleneksel Akdeniz topluluklarında düşük kardiyovasküler hastalık* insidansı* ile belirli beslenme alışkanlıkları arasındaki ilişkiyi ilk fark eden ABD’li bilim insanı Ancel Keys'in çalışmasıyla mümkün olmuştur.
Araştırmalar, Akdeniz kaynaklı diyet müdahalelerinin sadece kalp ve damar hastalıklarının birincil ve ikincil korunmasında değil; aynı zamanda obezite, tip 2 diyabet, metabolik sendrom*, kanser veya nörodejeneratif hastalıkların* terapötik* yaklaşımında da sağladığı faydaları doğrulamıştır[4].
Yapılan bir çalışmada ise; Akdeniz diyetiyle mikrobiyom* çeşitliliğinin arttığı, Firmicutes ve Proteobacteria sayılarının ise azaldığı tespit edilmiştir. Bu durumun sonucunda da kısa zincirli yağ asitleri ve bağırsak homeostazında* artış; bağırsak disbiyozisi*, patojenler* ve bağırsak geçirgenliğinde ise azalma meydana gelmiştir. Sonuç olarak bağırsak mikrobiyotasındaki* tüm bu değişiklikler kronik hastalık riskinde azalma, insülin duyarlılığı ve bağışıklık fonksiyonlarında artış ile ilişkilendirilmiştir[3].
Ayrıca birçok çalışma, Akdeniz diyetinin diğer beslenme modellerine göre daha az çevresel etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Bunun nedeni, temelde düşük hayvansal ürün tüketimine sahip bitki bazlı bir diyet olması ve bu nedenle diğer mevcut diyet modellerine kıyasla daha az su ayak izine ve daha düşük sera gazı emisyonuna sahip olmasıdır[5].
Sözlük
*İnsidans: Risk altındaki sağlam kişilerin belirli sürede, belirli bir hastalığa yakalanma olasılığını gösteren ölçüt[6].
*Metabolik sendrom: Metabolik sendrom, kalp hastalığı, diyabet ve felç gibi diğer sağlık sorunları riskini artıran bir grup risk faktörünün adıdır[7].
*Nörodejeneratif hastalıklar: Öncelikli olarak insan beynindeki sinirleri etkileyen bir dizi durum için kullanılan kapsayıcı bir terimdir. Nörodejeneratif hastalıklara örnek olarak Parkinson, Alzheimer ve Huntington hastalıkları yer almaktadır[8].
*Terapötik: Tedavi edici[9].
*Mikrobiyom: Vücudumuzu paylaştığımız yararlı, zararsız ve zararlı mikroorganizmaların tümü mikrobiyom olarak adlandırılmaktadır[10].
*Homeostaz: Canlı bir organizmanın, hücrenin veya grubun, çevresindeki koşullardaki herhangi bir değişikliğe veya bu iç denge durumuna rağmen, içindeki koşulları aynı tutma yeteneği veya eğilimidir[9].
*Disbiyozis: Bağırsak mikrobiyotasının homeostazının bozulması durumuna denir[11].
*Patojen: Hastalığa sebep olabilecek virüs veya bakteri gibi herhangi bir küçük organizma[9].
*Bağırsak Mikrobiyotası: İnsan vücudunda en fazla yer kaplayan alanlardan birisi olan, gastrointestinal kanalda kolonize olan bakteri, virüs, mantar, protozoa gibi mikroorganizmalardan oluşan ve organ gibi işlev gören ekosistemdir[12].
Yazar: Aleyna ARIK
Kaynaklar:
[1] Hidalgo-Mora, J. J., García-Vigara, A., Sánchez-Sánchez, M. L., García-Pérez, M. Á., Tarín, J., & Cano, A. (2020). The Mediterranean Diet: A Historical Perspective on Food For Health. Maturitas, 132, 65-69.
[2] Pehlivanoğlu, E. F. Ö., Balcıoğlu, H., & Ünlüoğlu, İ. (2020). Akdeniz Diyeti Bağlılık Ölçeği’nin Türkçe’ye Uyarlanması Geçerlilik ve Güvenilirliği. Osmangazi Tıp Dergisi, 42(2), 160-164.
[3] Ayyıldız, F., & Yıldıran, H. (2019). Farklı Diyet Modellerinin Bağırsak Mikrobiyotası Üzerine Etkisi. Beslenme ve Diyet Dergisi, 47(2), 77-86.
[4] Lăcătușu, C. M., Grigorescu, E. D., Floria, M., Onofriescu, A., & Mihai, B. M. (2019). The Mediterranean Diet: From an Environment-Driven Food Culture to an Emerging Medical Prescription. International Journal of Environmental Research and Public Health, 16(6), 942.
[5] Dernini, S., Berry, E. M., Serra-Majem, L., La Vecchia, C., Capone, R., Medina, F. X., ... & Trichopoulou, A. (2017). Med Diet 4.0: the Mediterranean diet with four sustainable benefits. Public health nutrition, 20(7), 1322-1330.
[6] T.C. Sağlık Bakanlığı, COVID-19 Bilgilendirme Platformu,
https://covid19.saglik.gov.tr/TR-66475/insidans.html
[7] National Heart, Lung, and Blood Institute, https://www.nhlbi.nih.gov/health-topics/metabolic-syndrome
[8] The EU Joint Programme – Neurodegenerative Disease Research, https://www.neurodegenerationresearch.eu/tr/norodejeneratif-hastalik-nedir/
[9] Cambridge Advanced Learner's Dictionary & Thesaurus, Cambridge University Press https://dictionary.cambridge.org
[10] Çetinbaş, S , Kemeriz, F , Göker, G , Biçer, İ , Velioğlu, Y . (2017). İnsan Mikrobiyomu: Beslenme ve Sağlık Üzerindeki Etkileri . Akademik Gıda , 15 (4) , 409-415 .
[11] Yılmaz, K., & Altındiş, M. (2019). Alkol ve Gastrointestinal Mikrobiyota. Akademik Platform Helal Yaşam Dergisi, 1(1), 18-22.
[12] Özdemir, A., Demirel, Z. B. (2017). Beslenme ve mikrobiyota ilişkisi. Journal of Biotechnology and Strategic Health Research, 1, 25-33.